12 Ekim 2010 Salı

jydaxo233okia.2y92



Yeni keşfedilmiş bir yıldızın adı gibi (jydaxo233okia.2y92 olması lazım) nefis bir hata mavi ekranın üzerinde beyaz fontlarla belirdi. Yaklaşık 0.013 saniye kaldıktan sonra bilgisayar geri kapandı. Yazıları okumam için yeterince fırsat bile tanımamıştı canım bilgisayarım, format mevsiminin yeniden geldiğini kısaca bildirmişti sadece. Bu durumlarda fazla yüz göz olmuyor, anlamayacağıma emin olduğum bir hata kodunu gösterip geri gidiyor; ben elimde kasa ve ölü bakışlı bir lcd monitör ile başbaşa kalıyorum. Bir kez daha tüm programları kurarken geçireceğim cinnetlerin uçuşan etekleri odadan içeriye süzülüyor. Bir kez daha, fotoğraflarımı yedeklemediğim için midemde acı bir yanma oluşuyor ve d sürücüsüne bir şey olmasın diye format tanrısına dua ediyorum. Eski dvd'lerden bir deste alıp sirtaki yapıyorum çırılçıplak, çeşitli ayinlerle sabaha kadar halıda yuvarlanıyorum. Bir kez daha beni hazırlıksız yakalayan format tanrısının önünde diz çöküp aman diliyorum. Onbinlerce fotoğrafımı bir daha göremeyecek olma ihtimalim gözlerimden taşıyor, bir sonraki sefer hepsini dvd'ye yazıp bankanın birisinden kiraladığım çelik kasaya koyacağıma yemin ediyorum.

Ve bir sonraki sefer yine hazırlıksız yakalanıyorum.

Yalnız bu sefer hayatımda bir değişiklik yaptım ve windows'u yeniden kurma işini profesyonellere bırakma kararı aldım. Kasayı kucakladığım gibi çarşıda gördüğüm ilk bilgisayarcıya girdim. Beş dakika sonra, söz konusu bilgisayarcıların bir hafta önce tamamen başka bir iş yapıp batırdıklarına neredeyse emindim. Tavandaki spotların çokluğu ve mekanın insanın üzerine üzerine gelmesinden, geçen haftaya kadar bu iki kafadarın kuyumcu olduğuna yemin edebilirim. Deve ölüsü kadar ağır kasayı mecburen zemine indirdim, çocuk cımbız gibi bir şeyle bilgisayara yaklaştı. Fotoğrafları tek tek cımbızla çıkarmayı deneyecekti sanırım. Cımbızı bırakıp tornavidayı aldı ve format işlemine biraz sert başladı. Kasayı açıp donanımları ittirdi ve bilgisayarı yeniden açmaya çalıştı. Aynı hata kodu gelince "format atılması lazım" dedi. Gerçekten vizyonu genişti, ben kıymalı pide yaptırmak için gelmiştim zaten elimde kasayla, formata dair bir beklentim yoktu.

"Evet, format" dedim. Fotoğraflarımı bir daha göremeyeceğime emindim. Müzikleri bir şekilde indirebilirdim fakat aynı kareleri bir daha çekebilir miydim? Yeniden okula dönme kısmı olmasa denenirdi belki ama hayatımın geri kalanında finale girmeyeceğime dair ettiğim yeminin heykeli ilçe girişine dikilmişken bunu yapamazdım. "D'dekiler gider mi?" diye sordum, sadece kaşlarını kaldırdı. Kendi fönünü çeken güçlü bir bireydi ve saçları gerçekten görkemliydi. Kuyumcuların o kendine has bakımlı havasını bilgisayar dünyasına taşırmayı başarmıştı. Format başladı; fönlü, c'deki dosyalarımın bir kısmını bile kurtararak önyargılarımı kravat yapıp boynuma taktı. C'de kuzenimin düğün videosu vardı ve her izlediğimde, böyle şeylere hiç kalkışmadığım için kendimi sevmeme neden oluyordu. Düğünün her saniyesi ibretlik olduğundan altın değerinde bir kayıttı ve sonsuza kadar kaybettiğimi düşünürken geri gelmişti.

D'dekileri de kurtardık ve fönlü, daha önce adını bile duymadığım perfect xp'yi kurdu. Pezevenk işi gibi pırıl pırıl oldu bilgisayar. O çerçeveler, ara yüzler tamamen pavyonsuydu ve işlemcinin hakkını veriyordu. Bir sürü program da kendiliğinden kurulu geldiğinden, bana sadece birkaç ekstra program kurmak kaldı. Bir haftadır felçli at gibi köşede yatan bilgisayarım, iki üç saat içinde şahlandı, eski güzel günlerine döndü. Fotoğrafların olduğu klasöre girdim, 50 gb'tan biraz fazla olan bu heyulaya baktım ve bir sonraki format mevsimine kadar elimin altında olmalarına sevindim. Bunları sonsuza kadar korumanın bir yolu olmalıydı fakat aklıma bir şey gelmiyordu.

"Güncelleştirmeleri yükleyem mi" diye sordu bilgisayar, "Yüklemezsen şerefsizsin" dedim.

2 yorum:

  1. uahdsaırhruıasruırsa yüklemezsen şerefsizsin!
    ayrıca bu herif kesin youtube'a falan girsin diye türlü değişiklikler yapmışlardır host dosyasında, aman dikkat

    YanıtlaSil