29 Kasım 2009 Pazar

Daniel Guiza



Hani top oynarken kendisinden büyüklerin gelip de sahadan siktir ettiği küçük çocukların uzaktan sahayı izleyişi olur ya.

İşte o tadı yakaladım Guiza'nın melül melül bakan gözlerinde.

İnternet pornocusu a.k.a reenkarne dantelli


- Abi gördün mü iliği?
- Geçen sülünü mü diyosun?
- Evet abi. Ben ne zaman şu baldırdan, şu kalçadan yana şanslı olucam de bana.

Cevabım yoktu. Libidosu dolunca geriye evriliyordu. Çaresizdik.

"Önemli olan şekil değil , ihtiva ettiği " diyecek olsam da lafımı bitirtmedi.
- Yok abi yok. Sokmuşum ihtivasına. Sağlık bakanlığından gıda ruhsatı mı alıyorum?
- Eee. Nedir nihayetinde arzun?
- Taş meme, darlık, sıkılık, bacak, ateş, arzu... Yerçekimsiz, sarkmamış bir dünya.
- Bilincimiz yönlendiriliyor, bize sunulanı almak zorunda bırakılıyoruz Halbuki görece...
- Abi sus gözünü seveyim ya kafamı şişirme. Bırak entel, dantel muhabbetleri gelenin göte bak!

Duracak gibi değildi. Gelenin de göt fena değildi. Hak vermedim değil. Arzudur neticede. Erkek,kız fark etmez. Arzudur.

- Abi bi daha dünyaya gelirsem, taş gibi bi hatunun donu olayım. Sütyeni olayım.
"Çüş" dedim. "Aygır mısın lan? Ayı!"
- Yok be abi. Çaresizlik. Ne hanzolar parası var diye ne ilikleri ayıklıyor lıkır lıkır.
- Saçmalama lan, muhabbetinde adabı olur, dedim. Deliyle muhabbetin ayarını tutturmak zordu.

Hasılı öldü abazan dostum. Kimseye dokunmadan,zarar vermeden, şehvetengiz hislerinin kurbanı bir internet pornocusu olarak öldü. Kafasına poşet geçirip 31 çekecekken. Şahin k donunu indirdiği sırada video "loading %75" demiş takılmış. Poşeti çıkaramamış,nefessiz kalmış.

Bir süre sonra harbiden Angelina'nın çekmecesinde dantelli bir tanga oldu. Çok mutluydu. "Abi yeri geliyor, iki gün giymek zorunda kalıyor beni.çılgınlık bu yaa" diyordu. Sevinmiştim onun adına.

Aklınıza gelen soruyu biliyorum. "Sen nerden biliyorsun, atmanın da bi üslubu,yordamı olur."
Ben de Brad'in baksırı olarak geldim dünyaya mnagyim. Arada bir bazen gecenin bi vakti halının üzerinde yanyana geliyoruz. "Naber dantelli” diyorum sinirimden "muradına erdin mi?" Bakıp gülüyor "Abi ne tarafa yatırıyor?" diye sorarken. Ağlıyorum sinirden. Allah belanı versin dolce gabbana man underwear collection summer :(

25 Kasım 2009 Çarşamba

Gözleri tamamen kapalı

"Gözlerini kapattın! Niye kapattın? Yine kimi hayal ediyorsun? Kurstaki o güzel memeli kızı di mi? Ha? Kimi?"

Kızım manyak mısın lan kalkmasana, bi gel bi konuşalım, bi fikir teatisinde bulunalım. Ne memesi, ne şeyi? Yani sevgili kardeşim, ben sana "Bakü-Ceyhan petrol boru hattı'na alternatif düşünüyorum" desem, ulan ben ne tür bir manyakla sevişiyormuşum demeyecek misin? Yahu ben nasıl bir divaneyle meşk eyliyormuşum diye dövünmeyecek misin? Ben sana desem ki "erken boşalmamak için tuzlu fıstığın çalışma prensibini düşünüyorum ben şu an", temizinden siktiri çekmeyecek misin götüme? Cevap istiyorum ulan.

Gözlerini kapattın, yine ne hayal ediyosun?

Yeni bir dünya hayal ediyorum amına koyim. Savaşların ve kavgaların olmadığı, çocukların özgürce koşabil... ah... özgürce boşalabild....

Öyle işte...

21 Kasım 2009 Cumartesi

Waking Life




Bir keresinde bir arkadaşım şunu söylemişti: Yapacağın en kötü hata hayatın bekleme odasında gerçekten de uyuyorken yaşadığını düşünmektir. Kurnazlık, senin uyanıkkenki akıl yeteneklerinle düşlerindeki sonsuz olanakları birleştirmektir. Eğer bunu yapabilirsen herşeyi yapabilirsin.
Hiç nefret ettiğin ve gerçekten de sıkı çalıştığın bir işin oldu mu? Uzun, sıkı bir çalışma günü. Sonunda evine gidersin yatarsın, gözlerini yumarsın. Ve birden kalkar ve farkına varırsın ki o gün boyu çalışma sadece bir rüyaymış. İçine uyandığın hayatı asgari ücrete satmak yeterince kötüyken, şimdi bir de rüyalarını bedavaya alırlar.


waking life'tan bir bölüm...

http://www.facebook.com/video/video.php?v=188724585488&ref=mf

Bu da bonusu, ayık kafa ile izlediğimde daha geniş bi yazı kıvırırım artık

18 Kasım 2009 Çarşamba

Bıçak parası



Binlerce şey düşündüm bugüne kadar, hepsine iyi kötü yorum yapabildim, bi şekilde açıklama uydurdum(mantıklı ya da mantıksız). Ama düğünlerdeki bıçak parası kavramını bir türlü anlayamıyorum!

İki insan yasal olarak sevişebilecek diye toplanıp coşmak zaten yeterince saçma. Yıllar önce atalarımız “Halayı biz çekeriz, mala damat vurur” diyerek olayı irdelemiş. Bir insanın atası nasıl böyle bir laf eder aklım almıyor gerçi, tek tek mezarlarını dolaşıp “Manyak mısınız lan, grup mu olacaktınız amına koyim?” desem tatmin edici bir cevap alamam. Gerçi hiçbir cevap alamam.. Lafı koyduktan sonra kıçını dönüp giden dizi karakterlerine benzeyen atalarım varmış gibi geliyor bazen.

Neyse devam ediyorum.

Gelin ile damat gelir dans ederler, romantik başlayan düğün sonra kravatların çıkarılıp kafaya bağlandığı, halay esnasında çılgınca coşulup freni patlamış kamyon edasıyla insanlara çarpılan, daha sonra kuruyemiş-meyve-pasta triosunun zıkkımlanıp evlenen çifte altın-para ve benzeri materyali taktıktan (“Geline bir büyük taktık biz, meh meh meh” esprisini yapan kaç kişi vardır bilmiyorum ama 70’ini geçmiş bi dayıdan duydum bunu) sonra herkesin köşesine çekildiği bir merasimdir. En azından benim şahit olduklarım böyle.

Orta çağda Avrupa’da yeni evlenenlerin kurdukları yuvaya bereket getireceği inancı ile kafalarına buğday atılırmış. Daha sonra İngilizler buğday yerine ufak kekler yapıp misafirlere ikram etmişler ama misafirler öküz olduğu için bunları da gelin damadın kafasına atmaya devam etmiş. Fransızlar ise “Biz bu öküzlüğü kaldıramayız, çok enteliz eehhmm” diyerek kek olayını pastaya evrimleştirmişler ve düğün pastası zıkkımı ortaya çıkmış.

Anlamadığım yere yavaş yavaş yaklaşıyorum, içim içime sığmıyor.

Çiftimiz yan yana dizilir, masa gelir, masanın üstüne pasta gelir herkes hevesle bekler... de, bu amına koduğumun pastasını elimizle mi yiyecez.

“Nöbetçileeeeeer!! Kılıcımı getirin ulan!”

Oradan bir garson elinde bıçakla uzakta belirir.

“Bıçağımız kesmiyor lordum..”

Zaten potansiyel olarak yolunacak kaz olarak görülmüş ve yolunabildiği kadar yolunmuş olan damadı daha da yolma çabası değil mi lan bu. Niye uğraştırıyor, sikko isimler buluyorsunuz anlamıyorum

Yapacak bişey yoktur gerçi. El cebe gider, paralar masaya atılır, garsonların gözü doymaz, biraz daha atılır, biraz daha, biraz daha, biraz...

Kimse de çıkıp demez ki” Nasıl kesmiyo la bu siktiğimin bıçağı?”
Bir kişi mi şu bıçağı alıp test edeyim ayağına kurtarmaz damadı masraftan.

Bir dahaki düğünde şu “bıçak kesmiyor” siki ortaya çıkıldığı vakit ceketimin altından döner bıçağını çıkarıp(Düğünlerde takım elbise giyilir... evet...) “Buyrun burda keseni var!” diyerek bir samuray edası ile sahneye atılmak istiyorum çılgınlar gibi.

Bir gün olacak... Hissediyorum...

Herşeyden Bahseden Adam...



Kesinlikle alakamız yok, benim farklı bir tarzım var, saksı değilim ben, en farklı tarz benim tarzım bi kere!!!

Andy Selva...


Milli takımlar düzeyinde Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi golcüsü kesinlikle bu adamdır arkadaş.

“Kim bu lavuk?” diyenler için açıklama yapalım. Resmini gördüğünüz arkadaş 33 yaşındaki San Marino vatandaşı Andy Selva.Kariyeri boyunca İtalya’nın alt liglerinde koşturmuş olan bu arkadaşımız San Marino Milli Takımı’nın bugüne kadar attığı gollerin %80’ine tek başına imza atmış.

“San Marino gol mü atmış lan?” demeden önce istatistik verelim. Bugüne kadar çıktığı maçlarda çuvalla gol yiyen San Marino, biri İngiltere’ye (maçı 7-1 kaybettiler) ve biri de bize olmak üzere (1-1 berabere kalmıştık) 10 gole imza atmış. Bu gollerin sekizine tek başına imza koyan Selva takımını tek başına sırtlamış olamasa da Dünya Futbol tarihine geçecek bir istatistiğe imza atmış.

Bitti mi? Tabii ki hayır!

Şanlı San Marino Futbol Tarihinde yer alan tek galibiyeti getiren golde de Andy Selva’nın imzası var. 28 Nisan 2004’te Liechtenstein ile oynanan maçta takımının tek golünü atarak San Marino’ya maçı kazandırmış ve tarihe geçmeyi başarmış bir insan evladıdır bu adam.

Bu adamın istatistiklerine yaklaşan bir tane insan evladını bulana ya da getirene yüz bin lira veriyorum.

Büyük Golcüsün Selva, değerini bilemeyenler utansın.

8 Kasım 2009 Pazar

Mayonez

Sofranın ortasına götü doğrultup osursan bu kadar utanmazsın yahu. Bilim adamı olsam bu konu ile ilgili bilimsel çalışma yapıp, hesaplamasını çıkarırdım ama bu sesin beni ilgilendiren tek kısmı verdiği utanç. Gittiğin pizzacıda, cafede de ağzına kadar olmaz, illa ki dibinde durur bu meret. Senden bağımsız bir plastik kutu sesi yüzünden yerin dibine girersin. Lan hatun ile yemeğe çıkarsın, başına gelene bak.
+ Nasıl beğendin mi? Salaş gibi görünür ama hep ağız tadını bilen, gurme insanlar gelir.
- Ayh evet canım çok sevdim burayı. Mexican pizzası harikulade. Napoli'de bile yemedim yanıaaa
+ Bir geldiğimizde de karideslisini deneyelim. Japonyadan özel getirtiyorlarmış. Karidesleri elim kadar elim kadar. Şu mayonezi uzatır mısın canım.
- Çok zevklisin aşkım. Dikkat ettim de; senin kirpiklerin ne güzelmiş kıvrık kıvrık böyle
+ Eheh sağol canım. Senin gözlerinde kaybolduğu içindir -zort zort pösürt pösürt- (senin mayonez gibi talükatını sikeyim emi)
- ?! (terbiyesiz)
+ Özür dilerim canım. (sanki ses benden çıkıyo. niye üstleniyorsam suçu amına koyim) haa gözlerin diyordum, böyle nil yeşili gibi dimi. Böyle giydiğin kıyafete göre de değişiyor hani :)
- Neyse, kalkalım mı?
+ Yiyorduk ama (hala da ısrarla sıkıyor) -zort zort pösürt pösürt-
- Abim birazdan alacak beni bekletmeyim.
+ Ama biz karidesli falan... elim gibi elim gibi.
- Mayonezsiz yemeyeceğine söz verirsen geliriz.
+ Peki :(