6 Ekim 2010 Çarşamba

Efe...



- Gökhan Bey, son çalıştığınız yerler arasında pazarlama sektörü yok. Bunun yanında bildiğiniz bütün programlar çizim ile alakalı. Doğru söyleyin siz manyak mısınız?
- Nasıl?
- Dış ticaret mezunusunuz, başvurduğunuz pozisyon ile tamamen alakasız bir noktadasınız ve bize cv gönderiyorsunuz. Doğru söyleyin ruh hastası mısınız?
- Hangi?

Elimde daha önce yaptığım işleri gösteren bir liste ve özene bezene hazırladığım cv ile Elda rakı insan kaynakları ofisinde bekliyordum. Bana alakasız sorular soran kadına aynı alakasızlıkta cevaplar veriyordum. Bir akşam da gidip bakkalından Efe yaş üzüm rakısını alıp da kendisine çilingir sofrası kurmadığı, kendisine meze hazırlayıp da güzel bir müzik eşliğinde rakı yudumlama keyfini yaşamadığı halinden ve tavırlarından belliydi. Gerçek bir profesyonel gibi gözüküyordu, bilmiyorum belki gerçekten de öyleydi. Daha önce gerçek profesyonel olarak nitelendirebileceğim kimse ile karşılaşmamıştım. Hayatım boyunca hep gerçek amatörlerle ya da içindeki amatör ruhunu bir türlü bir türlü kaybedemeyenlerle karşılaşmıştım.

Görüşme epey sancılı geçiyordu, kimseye neden Efe Rakı’da çalışmak istediğimi anlatamıyordum. Açıklamak istediğim gerçekti, ama tam olarak hangi departmanda çalışmak istediğimi bir türlü anlatamıyordum. Rakı sofrasından kalktıktan sonra sarhoş kafa ile gönderdiğim cv’nin arkasından “Rakı: Is the answer. I don’t remember the questions” yazılı t shirt’üm ile masanın hemen arkasnda bana soran gözlerle bakan kadının hemen arkasındaydım. Bir cevap istediği açıktı, benimse aklıma sorularını kendi hazırladığım sınavlarda bile yanlış cevap verdiğim günler geldi, gülümsedim. Kadın da gülümsedi.


- Evet... neden Efe Rakı ile ilgili çalışmak istiyorsunuz?

Neden olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sadece tadı ve içimi hoşuma gidiyor diye Efe Rakı’ya dadanmıştım. İnsanlar istediği her yerde Efe Rakı bulabilsin, sert içimli rakıların aksine bu yeşil üzüm rakısının rahat içimine ve insanın damağından akıp giden o muhteşem tadına her yerde ulaşabilsin, insanlar dükkan dükkan Efe Yaş Üzüm Rakısı aramasın istiyorum diye bu işe girmek istiyordum. Ama projelerimi ve düşüncelerimi iş görüşmesi için gitmişken söyleyemezdim, huzuru bozacağımı düşünerek beni işe almazlardı. Bende birbirinin aynısı sikko işlerden birine girip anlamsızca zaman kaybetmeye devam ederdim.

- Projelere birbirinin aynısı diyorsun da her rakının tadı farklı mı abi?

Kendisine soru sorulduğunu zanneden bilinçaltım da işin içine girince işlerin daha da karışmaması için ayağa kalktım. Görüşmeler ilk günkü görünüşe göre tek kelime ile bombok geçiyordu. Seçilmiş olan kişi bendim, Efe Rakı’yı uçurup hak ettiği yerlere getirecek projelerim vardı ve bir gün beni niye işe aldıklarını bile bilmeden işe alacaklardı. Bunu ifade edebilmek için birkaç kadeh parlatmaya ihtiyacım vardı, ama o zaman da iş görüşmesine alkollü geldiğim için puan kaybedecektim. Ben aniden kalkınca insan kaynaklarındaki kadın da ayağa kalktı, “Biz sizi uygun bir pozisyon açılırsa ararız, numaranız kayıtlarımızda var.” dedi. “Aramıyorsunuz ibneler.” diye mırıldanarak bürodan çıktım.

Bir şekilde Efe Rakı’ya kapak atacaktım, azimliydim. İki kadeh parlatmaya ihtiyacım vardı, her zamanki tekel bayiisine uğrayıp bir 35’lik aldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder