28 Ağustos 2010 Cumartesi

216


"Abi bi cigara versene, yola gidiyorum" dedi, bütün paketi verdim.


Nereye gideceğini söylemedi. Arif'in dediğine göre, "batsın bu dünya" diye bir şeyler mırıldanıyormuş giderken, kendini atmaktan falan bahsetmiş. Şen bakkal'a göre de bi büyük almış, borca yazdırmış. Hayır, aya gidip dünya mehtabına karşı demlenmek tam onun yapacağı işti de, nasıl gittin oralara be gülüm? Az önce sigara almak için nöbetçi bakkal ararken kafama bir şey düştü ve hikaye az çok aydınlandı. Aslında iki şey düştü, biri bir paket Marlboro, diğeri ise buruşturulmuş bir marlboro paketi.

Paketi açtığımda bunun bir mektup olduğunu gördüm, kargacık burgacık yazısıyla ince ince yazmış. Aslında niyeti ayda demlenmekmiş gerçekten, sonra da kendini atacakmış aşağıya, Nurten'e gerçekten bozulmuş bu sefer. Ama bir iki otostop çekmiş, alan olmamış. Bir işi kafaya taktı mı yapar, sonunda bir insansız aracın bir köşesine sinmiş gizlice. Aracın aya gitmediğini anlaması biraz zaman almış, ama dönüş yokmuş artık. Samsun paketini boşaltmış gidince, büyüğü devirmiş, sonra kendini dünyaya atamadan sızıp kalmış. Kendine geldiğinde ortada bir hareket hissetmiş, garip sesler duymuş. Hemen bir köşeye sinmiş. Meğer buruşturup attığı samsun paketini algılayan müzevir araştırma aracı olayı anında houston'a jurnal edince, houston konuyu araştırmak için apar topar bir heyet yollamış oraya. Neyse, bizimki elemanları kafalamış. Orada kalmaya karar vermiş, hatta bir de alien yenge ayarlamış. Az önce kafama attığı sigara paketlerini de conilerden ütmüş. Kafaya koymuşlar, ortak bir dönerci açacaklarmış. Aslında anlamalıydım, yıllar önce bir ankette "ıssız bir gezegene gitseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?" sorusuna "bi paket kısa samsun, bi büyük rakı, döner bıçağı" diye cevap vermişti, gülmüştüm.
Anket deyip geçmemeliymiş demek ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder